Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Kuzey Amerika ülkesi Meksika’da yaşayan El Salvadorlu Jose Salvador Alvarenga, geçimini balıkçılık yaparak sağlıyordu. İşten eve, evden işe rutin bir hayat yaşarken başına gelen olayla adeta hayatı değişti. Bir anda yamyam olmakla suçlanan adamın yaşadıklarının sırrı bugün bile tam anlamıyla açıklığa kavuşamadı. İşte her detayı hayrete düşüren olayın perde arkası.
GİTMESİ 30 SAAT SÜRDÜ
Takvimler 2012 yılını gösteriyordu. O dönem 37 yaşında olan Jose Salvador Alvarenga, yaşadığı yer olan El Salvador’dan Meksika’ya taşınalı tam 10 yıl olmuştu. Meksika’da küçük bir sahil kasabasında yaşayan ve balıkçılık yaparak geçimini sağlayan Alvarenga bir gün balık tutmak için Pasifik Okyanusu’na açılmaya karar verdi.
Pasifik Okyanusu’na açılmak aslında Alvarenga için oldukça sıradan bir durumdu. Üstelik daha önce de birçok kez balık tutmak için okyanusa açılan El Salvadorlu balıkçı yalnız değildi. Yanında onun kadar tecrübeli olmasa da balıkçılıkla uğraşan arkadaşı Ezequiel Cordoba da vardı. İkili 30 saate yakın süren bir seferin sonunda yakaladığı balıkları kasabasına götürmek için geri dönüş yoluna geçti.
KASABA YERİNDE YOKTU
Alvarenga’nın boyut olarak oldukça küçük bir teknesi vardı. Geri dönüş yoluna koyuldukları sırada okyanusta bir anda beliriveren fırtına onları ucu bucağı olmayan bir maviliğe sürüklendi. Etrafta sığınabilecekleri hiçbir yer yoktu. Fırtına tam 5 gün sürdü. Tam da karayı göreceklerini umdukları ve dahası hesapladıkları sırada dört bir yanlarında hiçbir kara parçası olmadığını gördüler.
Elbette koca kasaba buhar olup yok olmamıştı. Gerçek olan şey Alvarenga ve Cordoba’nın tamamen kaybolmuş olmasıydı. Pasifik Okyanusu’nun hiç bilmedikleri bir noktasına sürüklenmişlerdi. İkili büyük bir şaşkınlık içinde ne yaşadığını anlamaya çalışıyordu. Tam o sırada teknenin hasar aldığını fark edip bu kez hasarı onarmak için vakit geçirmeye başladılar. Günler birbirini kovaladıkça kasabalarına döneceklerine dair içlerindeki umut da giderek azalıyordu.
Alvarenga, denizde hayatta kalmak konusunda arkadaşına göre daha tecrübeliydi. Okyanustan balık avlayarak hayatta kalmayı başardılar. Su ihtiyaçlarını ise kendi idrarlarını içerek karşıladılar.
DÖRDÜNCÜ AYIN SONUNDA TEK BAŞINA KALDI
Okyanusta hayatta kalmak her anlamda gerçekten marifet isteyen bir şeydi. Haftalar, aylar birbirini kovalarken onlar da okyanustaki mahkumiyetin 4’üncü ayına girmişlerdi. Alvarenga, hâlâ iyi durumdaydı ancak Cordoba için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. Hem fiziksel hem de zihinsel bir çöküşün tam da ortasında olan Cordoba, bu talihsiz esarete daha fazla dayanamadı ve hayatını kaybetti. Alvarenga, arkadaşını okyanusun sularına bıraktı ve tamamen yalnız kaldı.
Alvarenga, nerede olduğunu ne kadar zamandır açık denizde sürüklendiğinden emin olamasa da karaya ayak basacağı günün hayalini kuruyordu. Cordoba’nın ölümü onun için başlangıçtı. Aylarca okyanusta sürüklenmeye devam etti ancak onun için bir mucize gerçekleşti.
SAĞLIKSIZ GÖRÜNMÜYORDU
Okyanusta geçen 400 günün ardından El Salvadorlu balıkçı sonunda bir kara parçası gördü. Gördüğü şeyin hayal olup olmadığı konusunda ilk başta bir tereddüt yaşadı. Bir süre sonra gördüğü şeyin gerçekten bir kara parçası olduğuna ikna oldu.
Gördüğü karaya ulaşması tam 38 gün sürdü. Karaya çıktığı yer ‘Marshall Adaları’ydı. 438 günün sonunda karaya sonunda ayak basmıştı. Onun günlerdir okyanusta olduğunu öğrenenler büyük bir şaşkınlık içindeydi. Her ne kadar nasıl hayatta kalmayı başardığını anlatsa da hiçbir kimse ona inanmadı. Polise haber veren bölge halkı deli olduğunu düşündü.
Yerel halkın, balıkçıya inanmama sebebi Alvarenga’nın sağlıksız ya da bitkin gözükmemesiydi. Fakat balıkçı şaşırtıcı bir şekilde oldukça sağlıklı gözüküyordu. Doktorlar da yaşadıklarını düşününce Alvarenga’nın ayakta durmakta dahi zorlanması gerektiğini söylüyordu. Oysa karşılarında gerçekten de sağlıklı görünen bir adam vardı.
‘OĞLUMUZU YEDİĞİ İÇİN BU KADAR SAĞLIKLI’
Alvarenga’nın sağlıklı görüntüsü birilerini gerçek anlamda rahatsız etti. Üstelik o birileri oldukça tanıdıktı. Kısa bir süre sonra kahraman olmayı bekleyen Alvarenga, arkadaşı Cordoba’nın ailesi tarafından yamyam olmakla suçlandı. Cordoba’nın ailesine göre Alvarenga oğullarının cesedini yiyerek hayatta kalmıştı.
Cordoba ailesi, oğullarının cesedini yediği için sağlıklı olduklarını iddia ettikleri Alvarenga’yı mahkemeye verdi. Dava sonucu Alvarenga’nın lehineydi. Cordoba ailesi davayı kaybetmişti çünkü iddialarını destekleyecek hiçbir kanıtları yoktu.
Jose Alvarenga, hayata yeniden uyum sağladıktan sonra yaşadıklarını herkese tüm detaylarıyla anlatmak istedi. Bir gazeteciye ulaşan ve biyografisinin yazılmasını isteyen Alvarenga’nın hayali gerçek oldu. Hikâyesi ‘438 Gün: Denizde Olağanüstü Bir Hayat Mücadelesinin Gerçek Hikâyesi’ isimli bir kitaba dönüştü. Kitap Türkçede de bu isimle İnkılap Yayınevi tarafından yayımlandı.
DENİZ GÖRMEYEN BİR YERE TAŞINDI
Okyanusta geçen 438 günün ardından dahası karaya ayak bastığı ilk günden sonra başına gelenlerden derinden etkilendi. Yamyam değildi. Bu iddiayı kanıtlayamayanlar akıllarında şüpheyle dolaşırken, o kendinden emindi.
Şahidi yoktu ama okyanusun ortasında ne yaşadığını da gayet biliyordu. Alvarenga, biyografi kitabı yayımlandıktan sonra özellikle deniz görmeyen, denizden oldukça uzak bir yere taşınarak yaşamına orada devam etti. Halen hayatta olduğu bilinen Alvarenga’nın sakin bir hayat yaşadığı biliniyor.