“The Killer”, David Fincher’ın klasik imzasını taşıyor ve Seven’ın yazarı Andrew Kevin Walker ile işbirliği yaparak bu imzayı daha da güçlendiriyor.
Film, her ayrıntının titizlikle planlandığı, sadık bir plana sahip isimsiz bir suikastçıyı merkezine alıyor. Baş karakter, her detayın düşünüldüğü ve plana sadık kalındığı bir dünyada hareket ediyor. Bu, klasik Fincher tarzını yansıtan bir özellik.
“The Killer”ın baş karakteri (Michael Fassbender), son görevini tamamlamak için sadık bir planı izliyor. Fincher, filmlerinde sinematik heyecanı en üst düzeye çıkarmak için detaylara özen gösteriyor. Her şey düzenli ve planlı, sonuçta şık ve akıcı bir intikam gerilimi ortaya çıkıyor. Ancak eleştiri, filmde biraz daha derinlik ve sürpriz arzusu olabileceği yönünde.
Aynı adı taşıyan çizgi roman serisinden uyarlanan “The Killer”, bir suikastçının işverenlerine karşı uluslararası bir insan avına çıkmasını konu alıyor. Ancak film, beklenen dolambaçlı ve şaşırtıcı intikam hikayesini sunmaktan ziyade, altı bölümde isimsiz suikastçının çeşitli karakterlerle karşılaşmasını izliyor.
Filmde, suikastçının işinde ne kadar usta olduğunu düşünüyorsunuz ve bu da film boyunca onun için gerçek bir tehlikenin olmadığı hissini yaratıyor. Fincher, karakterler arasında acımasız, komik ve izleyici için etkileyici bir dövüş sahnesiyle dikkat çekiyor. Ancak eleştiri, filmdeki olayların genel olarak beklenen kalıplara sıkı sıkıya bağlı kalması ve sürprizlerle ilgili eksiklikleri şeklinde.
Tilda Swinton’ın performansı ve filmdeki detaylar övgüyü hak ediyor. Ancak “The Killer”, klasik Fincher tarzını sevenler için ilgi çekici olabilir, ancak bazı izleyiciler için diğer Fincher filmlerinin derinliğini ve sürprizlerini sunmada eksik kalabilir.